Hidrojen medeniyeti yakın mı?


Muhtemel bir 3. Dünya Savaşının`enerji ya da su` yüzünden çıkacağını tahmin edenlerin sayısı az değil. Gerçi dünya ülkeleri çeşitli birlikler adı altında (Avrupa Birliği gibi) işbirliğine gidip, aralarındaki `ihtilaf`ı kaldırmanın peşinde; ama böyle bir krizin çıkması ihtimali de mümkün. Teknoloji süratle gelişirken petrole duyulan ihtiyaç da önemli bir azalma olmadı. Alternatif enerji kaynakları her zaman tartışıldı, ama bugün bile yükselen petrol fiyatları dünya ekonomisini tehdit ediyor. Hele Türkiye gibi petrol konusunda dışa bağımlı ülkelerde bu durum daha da sarsıcı olabiliyor. Petrolün alternatifi olduğu ifade edilen `hidrojen enerjisi` de dünya ülkelerinin gündemindeki yerini koruyor. Bu konuda söz sahibi olan ilim adamlarımızın başında Prof. Dr. Nejat Veziroğlu geliyor. Yıllar önce konuyu gündeme taşıyan Veziroğlu, son gelişmelerden umutlu. Dünyanın hidrojen enerjisini tercih edeceğinden, daha doğrusu buna mecbur olduğundan emin. `Ya hidrojen enerjisi, ya da iklim felaketi` diyen Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu`nun tesbitleri (Dünya Cumartesi-Pazar eki, 9-10 Ekim 2004) şöyle: *(Hidrojen enerjisi sade vatandaş için ne getirecek?) En başta kömür, petrol, doğalgaz yerine yakıt olarak hidrojen enerjisi kullanacağız. Hidrojen hiç çevreyi kirletmeyecek, yani çevre kirliliği ortadan kalkacak. Şehirlerin havası kır havası gibi temiz ve oksijeni bol olacak. Bugün şehir havasında oksijen miktarı azdır. *Biliyorsunuz okullarda okutulur, atmosferdeki gazların yüzde 79`u nitrojen, yüzde 21`i oksijendir. Oysa şehirlerde bu miktar yüzde 18`e, hatta yüzde 17`ye düşüyor. Bu da birçok hastalığa yol açıyor. Mesela başağrısı, migren, kanser, göğüs hastalıkları gibi... Bunlar kalkınca pek çok hastalık da ortadan kalkacak, vatandaşın ömrü uzayacak. Gürültü kirliliği kalmayacak. Görüntü kirliliği ortadan kalkacak. Yani şehirlerde, şehirler arasında elektrik nakleden teller, kablolar olmayacak. Butün enerji, yer altından hidrojen olarak nakledilecek. *Başka gelişmeler de yaşanacak. Mesela, uçak biletleri ucuzlayacak. Mesela İstanbul`dan New York`a kalkan bir uçağın ağırlığının yüzde 60`ı yakıttır. Uçaklar hidrojenle uçunca ağırlığın yüzde 20`si yakıt olacak. Çünkü hidrojen aynı enerjiye göre jet yakıtından üç defa daha hafif. Yakıt ağırlığı yüzde 60`dan yüzde 20`ye inince yolcu sayısı iki misli olacak, birim maliyet düşecek. *Avrupa`nın Airbus (uçak) şirketi hidrojenle uçak projesine başladı, 2015`te uçmaya başlayacak. (İklim de olumlu yönde etkilenir mi?) Gayet tabii. Bir kere, atmosfere ozon tabakasına delice gaz püskürtülmeyecek, sera etkisi olmayacak ve dolayısıyla iklim değişikliği olmayacak. Şimdilerde sel baskınları yaşanıyor, kasırgalar şiddetli oluyor. Hidrojen sisteminde bunlar ortadan kalkacak, dünya normal iklimine geçecek. *Mesela linyit santralları var. Mesela bizim Gökova`da Yatağan Termik Santralı gibi.. Onların çevreye verdiği zarar, faydalarından çok. Eğer linyitin, kömürün, doğal gazın çevreye zararlarından onları mesul tutarsanız, yani o maddeleri, o zaman kimse petrol satmaz, hidrojen satar. *Ben 1974 yılında hidrojen enerjisi fikrini ortaya atarken `hidrojen ekonomisi` dedim. Çünkü ekonominin lokomotifi enerjidir. 1974`de Miami`de bir konferans tertip ettik. (...) On bilim adamı geldi, bir dernek kuralım dediler. (...) Biliyorum hidrojen en temiz, en randımanlı yakıt. Sonunda derneği kurduk. Beni başkan seçtiler. Hidrojene geçişi öyle başlattık. *(Petrol şirketlerinin tepkisi ne oldu?) Petrol şirketleri bize o yıllarda `hidrojen romantikleri` adını taktı. `Bunlar rüya görüyor, olacak bir şey değil` dediler. (...) 1997`de petrol şirketlerinin başkanlarına bir mektup gönderdik. (..) `Petrol bitince ne satacaksınız. Siz bize söyleyin?` diye. Çok kızdılar. Hiç o zamana kadar petrolün biteceği akıllarına gelmemiş. Hiç cevap vermediler. Fakat Shell şirketi 15 mühendis gönderdi konferansa ve iki ay sonra Shell hidrojen bölümünü kurdu. İlk defa Shell, hidrojen satmaya karar verdi 1998`de ondan sonra diğerleri de hidrojen kervanına katıldı. Petrol harpleri de ortadan kalkacak. *Türkiye`de Karadeniz`in 60 metre derinliğindeki sularda bol miktarda hidrojen var ve bizim hidrojen madenimiz Karadeniz. (...) En zengin yataklar Türkiye sahilinde. Amasra en uygun yer. 60 metreden daha derine gittikçe daha zengin hidrojen var. Rusya tarafı sığ, en derin sahiller Türkiye sahilleri. Ne dersiniz, `petrol`ün hükmü bitip `hidrojen medeniyeti` başlayınca Türkiye parlayan yıldız mı olacak? `Olmaz` demeyelim, çünkü `olmaz`ların oldu(ruldu)ğu çok görülmüştür