Cebeci İstasyonunda bir aksam üstü
Incecikten bir yagmur yagiyordu yollara
Yeni bastan yasiyorduk kaderimizi
Sicak bir kara sevda
Yüregimizin basinda bagdas kurup oturmustu;
Acimsi, buruk.
mühürlenmisti agzimiz bir sessizlik içinde
Sessizligi üstümüzden atamiyorduk
Bir saçak altinda kararsiz, yorgun
Saatlerce duruyorduk
Kimse görmüyordu bizi


Cebeci İstasyonunda bir aksam üstü
Yeni bastan yasiyorduk kaderimizi
Cebeci Istasyonunda bir aksam üstü
Bir baska türlüydü bu insanlar
Sen bir baska türlüydün
Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
Gözlerin gözlerimde erimekteydi
Bir mermer heykel gibi yanimda duruyordun
Beni birakma diyordun

Meyhane sarhoslari gibi sirilsiklam
Bir yalnizlik duyuyorduk
Agliyordun, agliyordun…

Cebeci İstasyonunda bir tren
Nefes nefese soluyordu
Gerilmis bir keman teli gibiydik

Ankara Kalesi’nde bir eski çalar saat
Bilmem kaça vuruyordu
Bir yagmur yagiyor inceden ince
Içimizdeki binbir düsünce
Harmanlar misali savruluyordu
Islanmis bir ceylan yavrusu gibi
Tiril tiril titriyordun
Gitsek gitsek diyordun.

Yüregimin atisindan deli gönlümce
Siril siklam, paramparça, permeperisan
Türküler söylüyordum
Agliyordun, agliyordun…

Simdi, simdi seni düsünüyorum
Cebeci yollarinda rüzgarlar esiyor, serin
Paramparça düsmüs gönül ufkuma
Iki yildiz gibi gözlerin
Gel Ey cigerime saplanan hançer
Gel ey yüregime oturmus kursun
Göçmen kuslar gibi çok uzaklardan
Gel artik
Ne olursun