2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1
    Junior Member Wasteoil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    27.03.2009
    Mesajlar
    24
    Konular
    23
    Tecrübe Puanı
    0

    Hidrojen Çağı…

    Hidrojen için “geleceğin enerjisi” tanımlaması kullanılıyor. Böylesine iddialı bir tanım kullanılması boşuna değil, çünkü hidrojen enerjisi temiz, ucuz, yenilenebiliyor, verimi de çok yüksek... Hidrojenin, yakın gelecekte fosil yakıtlarının yerini alacağı ifade ediliyor.

    Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Hidrojen Enerjisi Kongresi İstanbul’da yapıldı. “Hidrojen Çağı artık rüya değil gerçek...” sloganının kullanıldığı kongrede çok ciddi tebliğler sunuldu, hidrojen enerjisinin ne kadar stratejik bir öneminin olduğu vurgulandı.

    “Hidrojen Teknolojileri Merkezi…”

    Türkiye ile Birleşmiş Milletler arasında imzalanan bir anlaşmayla kurulan Hidrojen Teknolojileri Merkezi, bütün dünyadaki hidrojen teknolojileri ile ilgili projeleri üretiyor ve yönetiyor. Bu merkezin başında aynı zamanda Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı da olan Prof. Dr. Nejat Veziroğlu bulunuyor.

    Veziroğlu, dünyada hidrojen enerjisi konusunda öncü bir isim… Yıllarca ABD’de hidrojen üzerine çalışmış, projeler üretmiş… Şimdi Türkiye’de ve Türkiye’nin sahip olduğu hidrojen kaynaklarını harekete geçirmek için yoğun çaba harcıyor. Mesela Hidrojen Teknolojileri Merkezi şu anda Bozcaada’nın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde rüzgar enerjisinden hidrojen elde etme projesi ile İstanbul’da hidrojenle çalışan otobüs projesi üzerinde çalışıyor. Merkez sadece ulusal değil uluslararası projeler de üretiyor: Çin’de hidro hidrojen projesi, Arjantin’de rüzgardan hidrojen üretimi projesi, Güney Kore’de hidrojenle çalışan otomobil projesi, Libya’da güneş enerjisinden hidrojen üretimi projesi, Hindistan’da ise üç tekerlekli hidrojenle çalışan araç projesi bunlardan bazıları..

    Hidrojenin Türkiye için önemi

    Hidrojen Teknolojileri Merkezi’nin Türkiye’de kurulmasının önemli bir anlamı var. Çünkü Türkiye’de çok zengin bor madeni kaynakları bulunuyor. Doğada serbest olarak çok az bulunan hidrojeni en fazla bor madeni emiyor. Yani hidrojen en çok bor madeninden elde edilebiliyor. Bor madeni yatakları zengin olan Türkiye, büyük bir hidrojen enerjisi potansiyeline sahip bulunuyor. Yabancıların neden Türkiye’deki bor madeni yataklarıyla yakından ilgilendikleri de böylece ortaya çıkıyor.

    “Türkiye sahip olduğu bor kaynaklarını kullanarak hidrojen enerjisine geçerse ne olur?” sorusuna Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, “Türkiye hidrojen enerjisine geçerse kendi yakıtını ürettiği gibi fazlasını da Avrupa’ya ihraç eder. Türkiye, enerji ihraç eden memleket durumuna gelir. Enerjiye döviz sarf eden bir memleket olmak yerine enerjiden para kazanan bir memleket olur” diye cevap veriyor.

    Hidrojen Teknolojileri Merkezi, aynı zamanda Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ile de yakın işbirliği halinde çalışıyor. Hidrojenin hareketli sistemlerde nasıl depolanacağı konusuna bu iki kurum kafa yoruyor. Burada sodyum bor hidrür kullanımı devreye giriyor. Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü Başkanı Erk İnger, hidrojen depolanmasında bor kullanımıyla ilgili şu bilgileri veriyor:

    “Gelecekte sodyum bor hidrürün Türkiye’de üretileceğini ümit ediyoruz.. Şu anda TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi’nde ilk araştırmaları yapıldı ve örnekler üretildi. Ona paralel olarak yakıt pili çalışmaları da sürdürülüyor. Bunlar sonuç verdiği takdirde küçük sistemlerdeki uygulamalardan başlayıp daha büyük sistemlerde uygulamalara doğru gideceğiz. Ama biz bu çalışmanın sodyum bor hidrürün Türkiye’de olduğunu, yakıt pilinin de istenilen seviyelerde olduğunu düşünerek araç üstüne uygulamayı hedefliyoruz.”

    Bor öylesine ilginç bir maden ki, sağlıktan demir-çeliğe, ahşaptan plastik teknolojilerine kadar 250’ye yakın kullanım alanı bulunuyor. Mesela bor giydirilmiş emprime kumaş normal kumaşa göre daha zor yanıyor. Bilimadamları, bor madeninin çimentonun içine katıldığında beton mukavemetinin yüzde 70 arttığını ifade ediyorlar. Türkiye’de yol, köprü, tünel hatta nükleer santral yapımında bile bor madeninin kullanılabileceği belirtiliyor.

    Bari Hidrojen Çağını kaçırmayalım

    Bütün bunları şunun için anlatıyorum: Avrupa Birliği kapılarında hertürlü aşağılanmalara maruz kalarak itilip kakılmak yerine, küresel sistemde önemli bir aktör olarak rol almak istiyorsak, sahip olduğumuz hidrojen enerjisi ve bor madeni kaynaklarının stratejik önemini iyi anlamalı ve kullanmalıyız.

    Hidrojen enerjisi, yeni bir “çağ” açıyor, bunu farketmeliyiz. Dünya petrole bağımlılıktan kurtuluyor, Türkiye’de önemli miktarda bulunan bor madenine kapı aralıyor.

    Türkiye ne sanayi devrimini yakalayabildi ne de teknolojik dönüşüme ayak uydurabildi. Bu gerikalmışlığın, çağdışına düşmenin faturasını ülke ve millet olarak çok ağır bir şekilde ödüyoruz. Hiç değilse, Hidrojen çağını kaçırmayalım, sahip olduğumuz imkanları, nimete çevirmeyi başaralım…

  2. #2
    Junior Member ismailaslan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.05.2010
    Mesajlar
    1
    Konular
    0
    Tecrübe Puanı
    0

    Ynt: Hidrojen Çağı…

    ürkiye ne sanayi devrimini yakalayabildi ne de teknolojik dönüşüme ayak uydurabildi. Bu gerikalmışlığın, çağdışına düşmenin faturasını ülke ve millet olarak çok ağır bir şekilde ödüyoruz. Hiç değilse, Hidrojen çağını kaçırmayalım, sahip olduğumuz imkanları, nimete çevirmeyi başaralım…

 

 

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

Konuyu Favori Sayfanıza Ekleyin

Konuyu Favori Sayfanıza Ekleyin

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •