Not: Farklı yazılardan, söyleşilerden ve röportajlardan derlenmiştir.
Birleştiren: wild (Mrs.Supertramp) -felsefe incelemeleri serisi 16-

[Misafirler Kayıt Olmadan Link Göremezler Lütfen Kayıt İçin Tıklayın ! ] , 2013 yılında Hacettepe Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Sonrasında, Heidegger ve Nietzsche merkezinde çalışmak üzere ODTÜ Felsefe'de mastera başladı. Burada devam ederken, İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler'de "Nietzsche'de Güç İstenci Kavramı ve Realist Paradigma" başlıklı teziyle masterı tamamladı ve sonrasında aynı bölümde doktoraya başladı. Şu an İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde doktoraya devam etmektedir. Son dönemde siber teknolojiler, simülasyon ve kuantum mekaniğine göre zaman kuramlarıyla ilgili çalışmalara yoğunlaşmıştır. Sosyal medyada ve Neo-Beat çevrelerinde daha çok " [Misafirler Kayıt Olmadan Link Göremezler Lütfen Kayıt İçin Tıklayın ! ] " adıyla tanınmaktadır.
Kitaplar ve çalışmalar:
Nietzsche'de Güç İstenci Kavramı ve Realist Paradigma (Master Tezi), 2016
Neo-Beat'in Yol Kitabı,2016
Simülasyon Öyküleri, 2017 (editör)

Enerjibilimi İnisiyatifi(2008-2009)
Lisede olduğu dönemde Ufuk S. Yüksel, ilgisini Orgon bilimine yöneltti. Türkiye'de üzerinde neredeyse hiç çalışma yapılmayan bu disiplin, insan doğasına ve psikolojiye yeni bir yorum getirerek, bilinçaltındaki gizli enerjiyi açığa çıkarmaya dayanan Wilhelm Reich'ın öncülük ettiği bir psikanaliz yöntemine dayanıyordu. Bu amaçla toplanan "İnisiyatif" kısa sürede 45-50 kişilik bir çevreye dönüştü, psikolojik deneyler ve dinamik etkinlikler üzerinden hipnoz, telepati ve okült bilimleri merkezine alan bir proje haline geldi.
HIRC ve Açık Forumlar(2010-2011)
"İnisiyatif" merkezinde ortaya konulan vizyon, bir topluluk yapısına dayanmadığı ve maddi kaynaklar olmadığı için ancak bir noktaya kadar gidilebiliyordu. Bunun üzerine Ufuk S. Yüksel, üniversite topluluklarına yöneldi ve Hacettepe Üniversitesi'nde HIRC isimli topluluğun yönetim kurulu başkanlığına seçildi. Bu toplulukta yeni bir vizyonla diğer üniversitelerdeki toplulukları bir araya getirecek forum tarzında etkinliklere yöneldi.Art arda farklı üniversitelerden topluluklar tarafından desteklenen panel-kongre tarzı etkinlikler düzenlendi.Ne var ki üniversite politikası gereği öğrenci topluluklarının o dönemde çok aktif olması tercih edilmiyordu. Bu nedenle yaklaşık bir yıl boyunca burada etkinlikleri sürdürse de, sene sonunda topluluktan çekildi.

Spartacus'un Dönüşü (2011-2012)
HIRC dönemi sonrası Ufuk S. Yüksel "Spartacus'un Dönüşü" başlıklı bir konferans dizisine başladı.Bu konferanslarda, ana temayı ilk çağlardan itibaren insanlığın kötülüğe ve karanlığa karşı mücadelesi ve buradan yola çıkarak distopyanın yayılışınının belirtilerine dair yorumlar oluşturuyordu. Bu çerçevede bütün kaybedenlerin kahramanı olarak Spartacus onurlandırılıyordu ve her şeye karşın umudun bir yerlerde gizli olması gerektiği dile getiriliyordu.Bu dönemde yaklaşık 10 üniversitede bu temada konuşmalar gerçekleştirdi.
Tanrı'nın Cehennemi,27 ve Stalker
İlk dönemlerde genellikle şiire yoğunlaşsa da 17 yaşında birden şiir yazmayı bıraktı.
Sonrasında distopik bir yakın geleceği anlatan, çok parçalı ve karmaşık metinlerden oluşan Tanrı'nın Cehennemi'ni yazmaya başladı.Bu romanı ana eseri olarak görse de roman yazıldıkça tamamlanması olanaksızlaşıyordu.Bir yıl içinde 300 sayfa kadar yazsa da kitap 1000 sayfalık ve 2 ciltlik bir projeye dönüşmüştü.
Bunun üzerine bu romana ara vererek, aynı metnin spin-off'u olan "27"yi yazdı.Baştan sona bir kaybedenin öyküsü olan bu roman bir ayda tamamlanmıştı ve Tanrı'nın Cehennemi'nin olduğu evrende geçiyordu. Ufuk S. Yüksel bu çalışma tamamlansa da yayımlanması için bir girişimde bulunmadı.
2016'da Yol Yayınları'ndan gelen öneri sonucu, [Misafirler Kayıt Olmadan Link Göremezler Lütfen Kayıt İçin Tıklayın ! ] 'in teorik ve tarihsel arka planını aktaracak bir kitap projesi gündeme geldi.Ufuk S. Yüksel bu projede editör olarak yer aldı ve "Neo-Beat'in Yol Kitabı" bu alanda temel başvuru kaynağı ve temel teorik metin haline gelecekti.
"Neo-Beat'in Yol Kitabı" tamamlandıktan sonra Ufuk S. Yüksel tekrar bir roman projesine yoğunlaştı ve "Stalker" başlıklı, siber dünyayı temel alan bir roman yazmaya başladı.Roman Ankara'da geçiyor ve yaklaşık 36 saatlik bir dönemi anlatıyordu ve yazar bunun "27"ye kıyasla çok daha önemli bir metin olduğunu düşünse de yayımlanmasını bir süre beklemeye almayı tercih etti ve yine yayımlanması için herhangi bir girişimde bulunmadı.
"Stalker" sonrası yine Neo-Beat odaklı bir kitap projesi olarak "Simülasyon Öyküleri" gündeme geldi ve Ufuk S. Yüksel bu kitapta editör olarak inisiyatif aldı. Kitap Beat deneyimini aktaran öykülerle, Beat Kuşağı dönemine ait daha önce çevrilmemiş bazı metinlerin birleşiminden oluşuyordu ve tam anlamıyla cut-up tekniğine uygun bir metindi."Simülasyon Öyküleri" kendine özgü tekniğiyle underground çevrelerde büyük coşkuyla ve heyecanla karşılandı, kitaptaki birçok söz hafızalara kazındı.
Neo-Beat'in Kuruluşu (2013)
2012 yazında ABD'ye giden Ufuk S. Yüksel, burada yazın tamamını geçirdi ve özellikle New York merkezli underground çevrelerde çok güçlü bir akım olan Beat Kuşağı'ndan etkilendi.Bu dönemde Beat Kuşağı Türkiye'de çok az biliniyordu ve akıma dair Türkçe çok az kaynak vardı. Bu süreçte 21 Mart 2013'te Ankara'da bir barın bodrum katında Neo-Beat kuruldu ve Ankara'dan yayılan bu enerji birkaç sene içinde Türkiye'nin her yerine ulaşacak, festivallerde Hector çığlıkları bir efsane haline gelerek mitolojik bir unsur haline gelecekti. 2013-2014 döneminde Ufuk S. Yüksel, Neo-Beat'in tümüyle yeraltında kalması taraftarıydı ve bu dönemde açıkta hiç etkinlik düzenlenmeyecekti. Özellikle Kadıköy'den gelen güçlü çağrının etkisiyle 2014'ün sonlarında ilk şehir buluşmaları alınmaya başlandı. İzmir, Ankara, İstanbul, Bursa, Eskişehir, Antalya gibi şehirler başta olmak üzere onlarca şehirde buluşmalar gerçekleştirildi. Yolda Projesi binlerce gezgini birleştirdi, Neo-Beatler ülkenin her yerinde yollara dökülerek yeni bir akımın öncüsü oldular.

Route 66 (2014)
2014 yazında Ufuk S. Yüksel, yolunu bu sefer Route 66'e çevirdi. Burada geçen uzun ve karmaşık bir dönemin ardından Zeytinli Festivali için Türkiye'ye geri döndü. Burada Neo-Beat'in ilk dışarıya açık ve kitlesel buluşması gerçekleştirildi. Festivalde yüzlerce kişiye ulaşılmıştı ve Neo-Beat çılgınlığı yayılıyordu. Festival sonrası, Neo-Beat tarihinde ve kendisi için önemli bir yere sahip olan Ankara'dan ayrılarak İstanbul'a geçti. Bu dönem aynı zamanda Neo-Beat'in Kadıköy'de barlarda kulaktan kulağa yayılan bir efsaneye dönüştüğü dönemdi ve Neo-Beat, Beat Kuşağı'nı sonunda geniş kitlelere tanıtmayı başarmıştı.