5 sonuçtan 1 ile 5 arası
  1. #1
    Senior Member duygu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25.03.2007
    Mesajlar
    589
    Konular
    44
    Tecrübe Puanı
    0

    Sağlıkta ilerleme

    Bayıltmadan beyin ameliyatı


    Beyin ameliyatları, felç, konuşma ve görme bozuklukları oluşmaması için sohbet edilerek yapılıyor.

    Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof.
    Dr. Sertaç İşlekel, yaptığı yazılı açıklamada, ''konuşa konuşa beyin ameliyatı'' olarak nitelendirilebilecek yöntemin, Ege Üniversitesi'nde dünyada ABD ile aynı dönemde, yani 6 yıl önce uygulanmaya başlandığını bildirdi.

    Yöntemde, beyninden ameliyat olacak hastanın kafatası açılıp beyne
    ulaşıldıktan sonra verilen narkoz ilacının kesilerek, hastanın yarı uyku haline getirildiğini belirten Prof. Dr. İşlekel, ameliyat esnasında yaşananlarla ilgili şu bilgileri verdi:

    ''İlaçların etkisiyle neler yaşandığını tam olarak bilmeyen hasta, kafatası
    açık durumdayken doktorun sorularını yanıtlıyor, telkinlerini yerine getiriyor.Operasyonda kafatası açık olan hasta, doktor ve anestezi uzmanlarıyla siyasetten ekonomiye kadar pek çok konuda sohbet edebiliyor.''

    BEYİN DOKUSUNUN ÖZELLİĞİNDEN YARARLANILIYOR

    Prof. Dr. İşlekel, yöntemin beyin dokusunun acıyı hissetmeme özelliğinden yararlanarak uygulayabildiklerini kaydetti.

    Yöntem sayesinde, beyin üzerinde fonksiyonel merkezler tam olarak
    görülememesine rağmen, hastalarda hiç fonksiyon kaybına yol açmadan tümörün çıkarılması ya da gerekli yerlere müdahale etmenin mümkün olduğuna işaret eden Prof. Dr. İşlekel, şunları kaydetti:

    ''Operasyondan önce hastanın konuşma, görme ve hareket merkezlerini
    görmemizi sağlayan fonksiyonel MR'ını çekiyoruz. Beyni açtığımızda hastayı uyandırıyoruz. Beyin dokusu üzerinde fonksiyonel merkezler görünmüyor. Bu yüzden bu bölgelere zarar vermeden operasyonu gerçekleştirmek için test uyguluyoruz. Beyindeki tümör veya kisti çıkartma aşamasında hastalıklı dokunun etrafına, herhangi bir zararı olmayan elektriksel uyarı veriyoruz. Hasta elektrik akımına
    rağmen telkin ve sorular doğrultusunda konuşabiliyor, ayağını ve elini hareket ettirebiliyor. Bu sayede elektrik verdiğimiz bölgenin fonksiyonel merkez olmadığını anlıyoruz ve hastalıklı dokuyu bu bölgeden girip çıkartabiliyoruz. Elektrik verildiğinde hasta konuşamıyor, ayak ve kollarını oynatamıyorsa, o bölgede konuşma ve hareket merkezi olduğunu anlayarak, tümörü başka bir bölgeden girerek alıyoruz. Hastanın gözleri açık, bilinci yerindeyken gerçekleşen nefes kesen operasyon sayesinde hastada hiçbir bozukluk kalmıyor.''

    Prof. Dr. İşlekel, kısa süreli narkoz uygulanması nedeniyle yöntemin yoğun bakım süresini de kısalttığını, hastaların 1 saat kaldıkları yoğun bakımdan servislerine yürüyerek indiklerini bildirdi.

    ''Konuşa konuşa beyin ameliyatı'' yöntemini yurtiçi ve yurtdışında çeşitli
    kongrelerde bildiri olarak sunduğunu dile getiren Prof. Dr. Sertaç İşlekel, Ege Üniversitesi'nde 6 yıl içinde 100'ün üzerindeki hastanın bu yöntemle ameliyat edilerek sağlığına kavuşturulduğunu kaydetti.




  2. #2
    Administratör Ahmet EFE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    21.09.2006
    Mesajlar
    1.571
    Konular
    258
    Bölümü
    Makine
    Cinsiyet
    Erkek
    Tecrübe Puanı
    10

    Ynt: Sağlıkta ilerleme

    Gerçekten İLginç

    Geçen Dişciye gittim Baygın Olmak isterdim

    Beyin Ameliyatında Düşünemiyorum Kendimi...


    LinkedIn Profile: http://www.linkedin.com/profile/view?id=84138498

    Muhendisim.Org Owner
    Please feel free to contact...

  3. #3
    Senior Member duygu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25.03.2007
    Mesajlar
    589
    Konular
    44
    Tecrübe Puanı
    0

    Ynt: Sağlıkta ilerleme

    geçmiş olsun...
    heheheee

  4. #4
    Senior Member duygu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25.03.2007
    Mesajlar
    589
    Konular
    44
    Tecrübe Puanı
    0

    Ynt: Sağlıkta ilerleme

    İnsan ömrü uzuyor

    Avrupa Anti-Aging Derneği Genel Sekreteri Dr. Michael Klentze, '126'sına kadar yaşayanları gördük bile. Tıbbi açıdan bakıldığında insan ömrünün daha da uzun olacağı günler çok yakın' diyor.


    Avrupa Anti-Aging Derneği Genel Sekreteri Dr. Michael Klentze, '126'sına kadar yaşayanları gördük bile. Tıbbi açıdan bakıldığında insan ömrünün daha da uzun olacağı günler çok yakın' diyor

    "Ölümsüzlük mü? Elbette bu bile mümkün! Şu andakinden çok daha uzun yaşamak... Evet, olmayacak bir şey değil!" Bu sözlerin sahibi, insan ömrünün çift basamaklı rakamları kolaylıkla geçebileceğini anlatan Dr. Michael Klentze. "Tabii bir trafik kazası geçirmezse!" diyorum, Türkiye'de olduğumuzu hatırlatarak... Avrupa Anti-Aging Tıp Derneği (ESSEAM) Genel Sekreteri, koruyucu tıp dalındaki çalışmalarıyla ünlü uzman Dr. Klentze de gülümseyerek onaylıyor ve "İşte görüyorsunuz, tek sorun elbette medikal değil. Almanya'da da aynı durum söz konusu. Ama tıbbi olarak insan ömrünü uzatmak mümkün, hatta insanın kendi elinde" diyor.

    Geçen hafta, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Genetik ve Genomik Bilimler Merkezi'nin düzenlediği 'Gen Tedavilerinden Kök Hücreye Biyoteknoloji' konferansına katılmak için İstanbul'a gelen Dr. Klentze'nin uzmanlık alanı jinekoloji. Ama çalışmaları özellikle koruyucu genetik, vitamin, antioksidan, bitkisel maddelerin etkileri ve fonksiyonları üzerinde yoğunlaşıyor.

    Kişiye özel ilaç bile geliştirilecek

    Koruyucu genetik çalışmalarına ek olarak doğru beslenme ve doğru yaşam tarzıyla 130-140 yıl, hatta belki de daha uzun yaşamanın mümkün olduğunu anlatıyor Dr. Klentze: "Yaşam süresinin genetik tanı ve tedaviyle uzaması mümkün. İnsanlar artık doğuştan itibaren genetik olarak hangi hastalıklara yatkın olduklarını, genetik testle görebiliyor. Yapılması gereken tek şey, kişinin kendi sağlık riskinin farkında olması ve gereken önlemleri alarak yaşaması.

    Örneğin Britanya, genetik testleri kendi sosyal sağlık programına dahil etmeyi planlıyor. İyi bir genetik test yapıldığı takdirde, söz konusu hastalıkla karşılaşmadan ona karşı önlem almak mümkün zaten."

    Dr. Klentze, uzun ve sağlıklı bir ömür için 'kişiselleştirilmiş tıptan' yana. Bu da öncelikle genetik tanı ve ardından çıkacak sonuçlara göre kişiye özel beslenme, kişiye özel yaşam tarzı ve hatta kişiye özel ilaç geliştirilmesi anlamına geliyor. Genetik testle takibi sağlanan sağlıklı ömür için diğer anahtar kelimeyse doğru beslenme: "Genetik testinizde çıkan sonuç kötü kolesterol seviyenizin yüksek olduğunu gösterirse riskinizin farkında olur, yaşam boyu buna göre beslenirsiniz. Beslenme en önemli silahımız çünkü genleri etkiliyor.

    Brokolinin genlere etkisi, patatese göre farklı olacaktır. Bir tarafta insülin salgılayan patates, öbür tarafta göğüs kanserine karşı koruyucu brokoli... Yediklerimiz genlerimizi etkileyerek yaşam süremizde belirleyici oluyor."

    "Gerçekten iddia ettiğiniz gibi 140 yaşına kadar yaşamak mümkün mü peki?" diye soruyorum, Dr. Klentze'ye, "Aslında 140 yaş hiçbir şey değil" diyor ve ekliyor:

    "Zaten 126'sına kadar yaşamış insanlar gördük. İnsan ömrünün daha da uzun olacağı günler çok yakın. Ama öncelikli olarak halledilmesi gereken sorunlar var elbette. Önce temiz içme suyu. İkincisi antibiyotik ihtiyacı. Dünyadaki insanların büyük kısmı enfeksiyon yüzünden ölüyor, kalp krizinden değil. Ya da trafik kazalarından!"


    'Sigara içmemek en büyük şart'

    Dr. Klentze sigara içmemenin de uzun yaşamın en önemli şartı olduğunu hatırlatıyor: "Sigara içmeyin! Türkiye'de çok sigara içiliyor, Almanya'da da öyle... Bunun her yerde yasaklanması lazım. Bu yapılmalı, çünkü insanlar belki farkında değil ama sigara bir numaralı katil. Acilen yasaklanması gerekiyor. Paketlere 'Öldürür' yazıyorsunuz ama insanlar yine de içiyorlar. O halde içildiği alanları daha da daraltmak gerekiyor. İkincisi hareket... Mutlaka ama mutlaka egzersiz yapın. Merdivenleri kullanın, asansörü değil. Beslenme konusuna gelince, insanlar şu anda çok fazla karbonhidrat tüketiyor. Çok fazla ekmek, çok fazla tatlı, çok fazla pirinç, çok fazla şeker tüketiyoruz. Tüm bunlar insülin salgısını artıran ve tip 2 diyabete neden olan gıdalar. Örneğin ABD'de tip 2 diyabet çok yaygın, nedeniyse insanların sigara içmeyi bırakıp, karbonhidrat içeriği yoğun gıdalara yönelmesi."

    RADİKAL


  5. #5
    Administratör Ahmet EFE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    21.09.2006
    Mesajlar
    1.571
    Konular
    258
    Bölümü
    Makine
    Cinsiyet
    Erkek
    Tecrübe Puanı
    10

    Ynt: Sağlıkta ilerleme

    Alıntı duygu Nickli Üyeden Alıntı
    geçmiş olsun...
    heheheee
    sağol


    LinkedIn Profile: http://www.linkedin.com/profile/view?id=84138498

    Muhendisim.Org Owner
    Please feel free to contact...

 

 

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

Konuyu Favori Sayfanıza Ekleyin

Konuyu Favori Sayfanıza Ekleyin

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •